Ortaya Karışık

Her telden, her demden hikayeler, yazılar

23 Temmuz 2010 Cuma

Kırk kedili kadın

Yaşamın neresinde olduğunu bir türlü anlayamıyordu. 46 yaşına merdiven dayadığı şu günlerde mutluluğun, yaşamın içerisinde hatta yaşamın ta kendisi olduğunu bir türlü kavrayamamıştı ve sanırım bundan sonra da kavrayabilecek gibi de durmuyordu.

Ruhunun derinliklerinde bir elin parmağı kadar karmaşıklığı besliyordu, kedileri beslediği gibi… Uzun boyluları sevmiyordu, çünkü kısa boyluydu. Güzelleri sevmiyordu, çünkü güzel değildi. Hoş sohbet edenleri sevmiyordu, çünkü kendisi hoş sohbet değildi. Hayatın tadını çıkaranları sevmiyordu, çünkü kendisi hayatın tadını çıkaramıyordu. Dost olanları sevmiyordu, çünkü kendisi dost edinemiyordu. Kedileri de sevmiyordu.

Sadece söz geçirebildiği ve odasını paylaşmak zorunda kaldığı yetme akıllıyı sever gözüküyordu. Sevmiyor, seviyor gözüküyordu. Bir çoban edası ile bütün düşüncelerini kabul ettirebildiği için. Yeri geldiğinde; evet o da benim gibi düşünüyor diyerek cümleyi tamamlıyordu. Kedilerin hiçbir şansı yoktu. Evden kaçsalar sokaklara düşecekler, o çöp senin bu çöp benim deyip, en kestirmeden sokak kedisi olacaklardı. Bunu bildikleri ya da bilmedikleri için ekmek elden su gölde hesabı yaşayıp gidiyorlardı. 

Ya o yetme akıllı. Onca okulu başkasının güdümüne girmek için mi okudun? Yaş otuz beş. Hayat ikizinin bulamamış olabilirsin. Ancak, bu gidişle hiç de bulamayacaksın. Uydu olacağına gezegenin kendisi ol derim.

Kırk kedili kadın kim? Kırk kedili kadın nerede? Kırk kedili kadın her yerde. Yanı başınızda. İş yerinizde. Okulunuzda ya da apartmanınızda. 

Hayatta sürekli yakınan, dost edinemeyen, dostların araları bozulsun diye mücadele eden, ailesi ile bile iyi ve hoş bağlar kuramayan, her şeyden alınan, her cümlenin altında öküz, buzağı ya da benzeri bir şeyler arayan o, her yerde. Hani ikili konuşmalarda hep denir ya; şundan da hiç pozitif elektrik alamadım. Sürekli negatif formda dolaşıyor diye.

Döndüm bir de ona sordum. Mutlu musun diye? Evet, mutluyum dedi. Ne kadar mutlusun dedim. Kırk kedili kadın kadar mutluyum dedi. 

Yapayalnız, kedisiz, kalabalık bir kentte kırk kedili kadın kadar mutluyum dedi ve mutsuzluğunu sorgulamadan arkasını dönüp gitti, mutsuzluğuna doğru. Kedisiz, dostsuz…


Yazan: Osman Han ARSLAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Adbox