Ortaya Karışık

Her telden, her demden hikayeler, yazılar

17 Kasım 2015 Salı

İcatlar - 6 (Kim buldu? Nasıl buldu?)

BİLGİSAYAR YAZICISI: 1953 yılında Remington-Rand, geliştirdiği yüksek hızlı bilgisayar yazıcısını “univac” adlı bir bilgisayara bağlayarak kullanmaya başladı. 1976 yılında Remington-Rand’ ın yazıcısı temel alınarak ilk mürekkep püskürtmeli yazıcı geliştirildi. 1988 yılına gelindiğinde ise yazıcılar oldukça yaygınlaşmış ve bilgisayar donanımlarının vazgeçilmez bir parçası halini almıştır.

AMPUL: 1878’ de Joseph Swan, elektrik ampulünü icat etti. Cam bir ampul içinde kömürleştirilmiş bir filaman vardı. Swan, ampulün içindeki havayı boşalttı. Çünkü havasız ortamda filaman yanıp tükenmiyordu.

DİNAMO: 1867’ de Werner Siemens, dinamoyu icat etti. Elektriği pratik olarak ilk Siemens elde etmiştir. Siemens, elektriğin ve mıknatısın birlikte kullanıldıklarında birbirlerini güçlendirdiğini fark etmiştir. Siemens, bunun üzerine ilk çift T motorlu dinamo makinesini icat etmiştir. Ardından Gramme ve Tesla, bu konuda Siemens’ in çalışmalarını geliştirmişlerdir.

UZAKTAN KUMANDA CİHAZI: 1950’ de Eugene Polley, ilk uzaktan kumanda cihazını icat etti. Bir mühendis olan Polley, ilk kablosuz kumanda cihazına “flashmatic” adını verdi. Bu cihaz 1955’ te piyasaya çıkarıldığında büyük ilgi görmüştü. Fakat bugünkü emsallerine göre bazı sınırları vardı. En önemlisi cihazın fotonlar ile işliyor olmasıydı. Şayet TV, güneşe direkt maruz bırakılırsa kendiliğinde kanallar değişebiliyordu.

METAL DEDEKTÖRÜ: 1881’ de Alexsander Graham Bell, metal saptayan bir cihaz geliştirdi. İlk metal dedektörü, Bell tarafından tasarlandığında aslında sadece metale duyarlı bir düzeneğin ses çıkarması planlanmıştı. Herhangi bir metal, düzeneğin arasından geçince devre kesiliyor ve bir ses çıkıyordu. Sonradan Graham Bell ve asistanı fark etti ki bu cihaz pek çok alanda gayet rahat kullanılabilirdi.

HESAP MAKİNESİ: 1888’ de William Seward, hesap makinesini icat etti. Banka muhasebecisi olan Seward, bankadaki hesap işlerini kolaylaştırmak, monotonluğu kırabilmek ve belki de biraz zaman kazanabilmek amacıyla bir mekanik cihaz üzerinde çalışmaya başladı. Sonuçta, 1885 yılında patentini aldığı cihaz bir hesap makinesiydi. 1898’ de Seward öldüğünde 1.000 adet hesap makinesi satılmıştı. 1926 yılına gelindiğinde ise bu sayı 1.000.000’ a ulaşmıştı.

OSİLOSKOP: Edwin Howard Armstrong, osiloskop adını verdiği yüksek frekanslı bir alet geliştirdi. FM radyo bandının da mucidi olan Armstrong’ un icat ettiği “osiloskop” elektrikli cihazlardaki akım miktarını ölçen bir aletti. Osiloskop sayesinde elektrikli cihazların tamiri kolaylaşmıştır.

TRANSİSTOR: 1947’ de John Bardeen, transistörü icat etti. Elektrik dünyası için küçük ama kullanışlı bir alet olan transistor, Walter Brattain ve William Shochley’ in destekleriyle John Bardeen tarafından kullanıma sokulmuştur. Bugün bilgisayar yongalarının her birinde mikroskobik boyutta milyonlarca transistor bulunabilmektedir.

ELEKTROSKOP: Bir muhasebeci ve fizikçi olan Jean Antonie Nolet, ilk elektroskop cihazını üreterek elektriğin varlığını elektrostatik çekim ve itim gücü ile ispat etmiştir. Daha sonraları elektrostatik üzerine yazdığı yazılarında yüklü cisimler arasındaki çekim kuvvetini teorik olarak göstermiştir.

LCD TEKNOLOJİSİ: 1970’ te James Fergason, LCD teknolojisini geliştirdi. Fergason 1971’ de hızla gelişmeye başlayan LCD teknolojisinin kullanıldığı pek çok ürünün de patentini elinde bulunduran kişidir. Hızla gelişen dijital saat,  bilgisayar ekranları, tıbbi cihazlar gibi ürünlerde yoğun olarak LCD sistemleri kullanılmaktadır.

ROBOT: 1913’ te ilk robot Elmer Sperry tarafından üretilmiştir. İlk robot bir otomatik pilot olarak hizmet vermekteydi. Sperry, uçağın hareketlerine duyarlı bir aygıt geliştirmiştir. Uçak belli bir uçuş rotasından saptığında otomatik pilot doğru rotaya yönelmesi için uçağın kontrollerini ayarlıyordu.



MODERN SİSMOGRAF: 1880’ de John Milne, modern sismograf cihazını geliştirdi. İnsanoğlunun en sık karşılaştığı felaketlerden birisi depremdir. Depremin önlenemeyeceğini fark eden Milne, en azından haber verebilecek ve şiddetini belirleyebilecek bir alet geliştirdi. Sismograf cihazı, deprem sırasında oluşan titreşimleri kağıda döküyor ve depremin şiddetinin resmini çıkarıyordu.

VİDEO KASET KAYIT CİHAZI: 1956’ da video kaset kayıt cihazı Charles P. Ginsburg tarafından icat edildi. Ginsburg, çalıştığı şirkette pratik bir video kayıt cihazı üzerinde çalışmaktaydı. Ginsburg’ un uzun uğraşlardan sonra icat ettiği makine, çalıştığı firma tarafından tam 50.000 dolar karşılığında satışa sunulmuştur. İlk video kaset kayıt cihazı (VCR) ise Sony tarafından 1971’ de satılmıştır.

HDTV: 1990’ da yüksek netlikte televizyon geliştirildi. HDTV sistemli televizyonlar için yapılan ilk yayın 1990’ da gerçekleşti. Bu, dünya kupasındaki İtalya-Paraguay futbol maçıydı. HDTV sistemlerinde normal televizyonların yayın kalitesinin yaklaşık 4 katı daha iyi görüntü elde edilmektedir. Yükseklik ve genişlik oranı ise diğer sistemlerde 3:4 iken HDTV sistemlerinde 9:16’ dır.

MANYETİK VİDEO KASET: Sesin kaydedilebilmesinden sonra sıra buna görüntü eklemeye gelmişti. 1920’ lere dayanan çalışmaların sonunda bugün bilinen görüntü kaydedebilen manyetik video kaset, 1938 ‘ de İtalyan Luigi Marzocci tarafından şekillendirilip patenti alınmıştır.

DAT: 1987’ de ilk sayısal ses bantları geliştirildi. DAT! A kayıt yapılırken ses önce sayılardan oluşan bir barkoda çevrilir. DAT kaydedicide bu kod, manyetik bir desene çevrilir ve bu desen DAT üzerine kaydedilir. DAT’ taki kaydın dinlenmesi için süreç tersten işletilir ve sese çevrilir.

BUHARLA ÇALIŞAN ASANSÖR: 1852’ de Elisha Otis, ilk buharla çalışan asansörü geliştirdi. 19. yüzyılda öyle yüksek binalar tasarlamışlardı ki, insanları ve eşyaları bu binalara çıkarıp indirmek için makineler yapmak gerekti. İlk olarak 1852’ de New York’ taki fabrika için buharla çalışan bir asansör yapıldı. Asansörde taşıyıcı kabloların kopması durumunda kabini güvenli bir şekilde durduracak yaylı bir güvenlik mekanizması bile düşünülmüştü. Hatta güvenliğini test etmek için ilk denemede halatlar kesildi ve yolculara asansörün güvenli olduğu ispatlanmış oldu.

GÜNEŞ ENERJİSİ PANELLERİ: 1839’ da Antoine-Cesar Becquerel, güneş enerjisi panellerini icat etti. Alternatif enerji kaynaklarından birisi olan güneş enerjisi panelleri, ilk olarak Becquerel tarafından tasarlanmıştır. Mucit oluşturduğu düzenek aracılıyla düşük miktarda elektrik akımı elde etmeyi başarmıştı. Bugün evlerimizde kullandığımız güneş enerjisi panelleri Becquerel’ in düzeneğinin gelişmiş şekilleridir.

İNTERNET TEKNOLOJİSİ: 1968’ de Douglas Engelbart, internet teknolojisini icat etti. Tarih boyunca yapılan en büyük icatlardan birisidir. Birden fazla bilgisayarın telefon hattını kullanarak birbirleriyle iletişim kurabilmesi prensibine dayanan interent, bilgi çağının doruk noktası olarak da değerlendirilebilir. İlk olarak Amerikan Savunma Bakanlığının bilgisayarlarını birbirine bağlamak için kullanılan internet, sonraları tüm dünyaya yayılan bir veri ve bilgi ortamı halini aldı.

KAR MAKİNESİ: 1950’ de Wayne Pierce adlı kayak takımı üreticisi karsız geçen senelerde satışlarının düşmesinden ötürü ölü geçen sezonlarda kayak yapılabilmesini sağlayacak bir sistem geliştirmeye karar verdi ve sonuçta kar makinesini icat etti. Makinenin çalışma prensibi aslında çok basitti. Bir motor yardımıyla soğutulan havanın üzerine su damlaları serpiştiriliyor ve kar oluşuyordu. Fakat Pierce, ürettiği aletin üzerinde fazla bir gelişme kaydedememiş ve haklarını başka bir üreticiye satmıştır.

OTOMATİK KAPI: 1954’ te Dee Horton ve Lew Hewitt, otomatik kapıyı icat etti. İcattan hemen sonra seri üretime geçilmesi 6 seneyi almıştır. İlk otomatik kapının doğmasının ardında yatan fikir de oldukça ilginçtir. Horton ve Hewitt, bulundukları yerdeki kapıların aşırı rüzgarda zor kapanmasından ötürü otomatik kapıyı icat etmeyi düşünmüş ve üretmişlerdir.

YALAN DEDEKTÖRÜ: 1921’ de John Larson, yalan dedektörünü geliştirdi. Yalan dedektörü fikrinin temelleri aslında eski Çin’ e kadar uzanmaktadır. Eski Çinliler yalan söyleyen insanın tükürük miktarının arttığının farkına varıp şüphelilere pirinç çiğnettirmişler. Yalan söyleyen insanın biyolojik değişimlerinden faydalanarak bir makine yapma fikri Larson’ un aklına geldiğinde o farklı bir kriter kullanmıştı. Yalan söyleyen insanların nabzı daha hızlı atmaktaydı. Larson’ un makinesi uzun süre kullanıldı fakat çeşitli nedenlerden dolayı güvenirliği hep sorgulandı.

Kaynak Gösterilmek sureti ile kullanılabilir. Emeğe saygı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Adbox